DTTU0110

Röportaj DENTAL TRIBUNE Türkiye Baskısı12 Sakarya’da dünyaya gelen Prof. Dr. Sedat Küçükay, ailesinin İstanbul’a taşınmasıyla birlikte çocukluk yıllarını bu şehirde ge- çirdi. Pertevniyal Lisesi’ni bitiren Küçükay 1972 yılında İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakül- tesi’nde lisans eğitimine başladı. Fakülte yıllarını dersler yerine büyük bir tutku duyduğu tiyatro ile uğraşarak geçirdi. Oyun arala- rında derslerine çalışan Küçükay, kendisini fakülteye nadir uğrayan bir öğrenci olarak tanımlamasına rağmen yıl kaybı olmadan 1977’de mezun oldu. Bu dönemde tiyatro Küçükay’ın yaşamında önemli bir yer kaplamaya devam ediyordu. 1979 yılında asıl mesleği olan diş- hekimliğine ağırlık vermeye baş- ladı. Bir yıl kadar Almanya’da ya- şayan Küçükay gerek mesleki ge- rekse insan ilişkileri anlamında burada çok şey öğrendi. 1981 yı- lında İstanbul Üniversitesi Dişhe- kimliği Fakültesi’nde akademik kariyere başlayan Sedat Küçükay, ilerleyen yıllarda doçent ve profe- sör unvanlarını aldı. Ancak bu dö- nemde tiyatro oynamaya hiç ara vermedi. Bakırköy Belediye Tiyat- rosu’nun kuruluş kadrosunda yer aldı. 1994 yılından itibaren sadece dişhekimliği yaptı. Ancak belirli bir süre sonunda sadece mesleği- ni yapmasının kendisini yıprattı- ğını ve yalnızlaştırdığını düşün- meye başlayarak ani bir kararla kendisini televizyon ve radyo dün- yasında buldu. Yaklaşık 10 yıla ya- kın bir süredir de çalışmalarına bu alanlarda devam ediyor. Ya mesleği olan dişhekimliği? 2008 yılında İstanbul Üniversitesi Diş- hekimliği Fakültesi’nden emekli olan Sedat Küçükay, Dentistanbul Diş Hastanesi’nde tıbbi direktör olarak görev yapıyor ve Cumarte- si günleri muayenehanesinde hastalarına randevu veriyor. Dişhekimliği ve tiyatro hayatınızın büyük bir bölümünde vardı. Peki televizyon programcılığına nasıl başladınız? Üniversitede profesör olana kadar tiyatroyu hiç bırakmadım ve mutlaka profesyonel bir oyun- da oynadım. 1994 yılında oğlum Doğa’nın dünyaya gelmesiyle bir- likte tiyatroya ara vererek sadece dişhekimliği yapmaya başladım. Yani hayatımda sadece mesleğim oldu. Oğlum doğunca belki de kendimi “ciddi bir aile babası” olarak hissettim, tam olarak bile- miyorum (gülüyor). Ancak belli bir süreden sonra sadece dişhe- kimliği yaparak yaşanmadığını anladım. Hatta mesleklerinin dı- şında farklı bir şey yapmayan diş- hekimlerine hep hayretle baktım. Sakın yanlış anlaşılmasın, yalnız- ca bu tarzda bir meslek yaşamı- nın çok zor oluğunu belirtmek is- tiyorum. Monotonluğun yanı sıra yalnızlık ve insanlarla uğraşma- nın yarattığı yıpranmışlık mesle- ğimizin olmazsa olmazları ara- sında bulunuyor. Yanılmıyorsan başka hiçbir hekimlik dalında hastalar tarafından hekimler bu denli yıpratılmıyor. Çünkü bir dişhekimi muayenehanesinde cerrahi, tedavi, periodontolojiyi yani hemen her şeyi yapıyor. Bü- tün bunların sonunda da hastası- nı memnun etmeye çalışıyor ve üstelik yalnız başına. Bana göre bu müthiş bir başarıdır. Bu se- beple hayatım boyunca meslek- taşlarımı hep başarılı bulmuşum- dur ve beceremem diye dişhe- kimliği yapmaktan kaçınmışım- dır. Anlatmaya çalıştığım bu yal- nızlık ve çaresizlikten sonra 1999 yılında “kötü yola” düştüm ve te- levizyonda iş yapmaya başladım. O dönemlerde NTV’nin genel ya- yın yönetmenliğine Cem Aydın gelmişti. Kendisi benim tiyatro oynadığım dönemleri bilen biriy- di ve benimle de çalışmayı çok is- tiyordu. Özellikle bana bir prog- ram yaptırmak istiyordu. Ben ise yapamayacağımı düşünerek hep kaçıyordum. Baktım ki sadece dişhekimliği ile olmayacak so- nunda teklifini kabul ettim ve ‘Gerçek Hayatlar’ isimli bir prog- ram yapmaya başladım. Türki- ye’deki meslekleri farklı bir bakış açısıyla tanıtan bir programdı. Haftada bir yayınlanıyordu ve 35 soru soruluyordu. Yani bir sohbet programı gibi değildi, dinamik bir yapımdı. Nihayetinde prog- ram sona erdi ve yine ara vermek durumunda kaldık. 2001 yılıydı ve ben yine Cem Aydın’ın kapısını çalarak “Böyle yaşayamıyorum bana bir iş ve- rin” dedim. Kendisi de radyoda Halkın Sesi isminde yeni bir program denemek istediklerini söyledi. Bana. “Hep bizler konu- şuyoruz, biraz da halk konuşsun. Onlar bir konu hakkında neler düşünüyorlar, bunu yansıtalım istiyoruz. Ama bunu yapacak de- neyimli birine ihtiyacımız var. Sen yapar mısın?” şeklinde ani bir teklifte bulundu. Radyoculu- ğu bilmediğimi söyledim. Cem de “deneyelim Sedat Abi” dedi ve o şekilde programa başladık. Tam sekiz yıldır hiç aralıksız Halkın Sesi, NTV Radyo’da ya- yınlanıyor. Haftaiçi her gün 16.15-17.30 arasında yayındayız. İnsanlar tarafından çok sevilen bir program olduğunu düşünü- yorum. Her programda güncel bir konuyu ele alıyoruz. Konu- nun uzmanı olan bir kişiden ön- ce görüş alıyoruz, sonrasında ise insanlar telefonla bağlanarak görüşlerini bizimle paylaşıyor. Yıllar geçmesine rağmen yayını durdurmamızı gerektiren ya da RTÜK’ten ceza almamıza yol açabilecek herhangi bir olumsuz durumla karşılaşmadık. Bu da insanların ne kadar saygıyla yak- laştıklarını gösteriyor ki bizler adına çok sevindirici bir tablo. Geçtiğimiz Eylül ayında NTV ekranlarında yayın hayatına başlayan ‘Haberin Var mı?’ isimli günlük haber yarışma programıyla yeniden ekranlara döndünüz. Proje nasıl ortaya çıktı? ‘Haberin Var mı?’, yine Cem Aydın’ın 1998 yılında gündeme getirdiği ve benden yapmamı is- tediği bir önerisiydi. Ortada ne ‘Gerçek Hayatlar’ ne de ‘Halkın Sesi’ programları vardı. O za- manlar NTV’nin genel yayın yö- netmenliğini yapan Nuri Çola- koğlu’nun aklına yatmadığı için program hayata geçmedi. Ancak Cem Aydın ile görüştüğümüzde bu programdan söz açılır ve bir türlü yapılamadığından konu- şurduk. O tarihten bugüne çeşitli televizyonlarda çok sayıda yarış- ma programları hatta haber ya- rışma programları yapıldı. An- cak uzun ömürlü olmadılar. Geçtiğimiz yaz aylarında proje yeniden gündeme geldi. Ömer Özgüner ve Can Kozanoğlu ile bir araya gelerek programın for- matını oluşturduk. Yalnız bun- dan önce de çok ilginç bir şey ol- muştu. Böyle bir haber yarışma programını televizyonda yapa- mayınca 2006 yılında NTV Rad- yo’da yarışma programı yapmak istedim. Tek başıma bir ekiptim. Soruları ben hazırlıyor, doğru ya da yanlış cevaplarda çalan müzi- ği ben koyuyor, saniyeyi de ben başlatıyordum. Bir ay boyunca bunu yaptım ve ay sonunda bi- rinci olan yarışmacıya bir dizüs- tü bilgisayar hediye etmiştim. Programın adı da ‘Haberiniz Var mı?’ydı. İsmi de çok sevdiğim bir arkadaşım bulmuştu. Bu yaz Ömer Özgüner ve Can Kozanoğ- lu ile oturup konuştuğumuzda Ömer aynen bunu anlatarak “Abi şöyle bir yarışma programı yapsak” dedi. Ben de kendisine programın adı olarak ne düşün- düğünü sorduğumda “Haberin Var mı? olabilir Sedat Abi” de- mişti. Bunun üzerine programı daha önce radyoda yaptığımı an- latınca çok güldük. Nihayetinde 28 Eylül Pazartesi günü ‘Haberin Var mı’ yayınlanmaya başladı. Program hakkında biraz bilgi verir misiniz? ‘Haberin Var mı?’, hafta içi her gece saat 23.30’da canlı ya- yınla NTV’de ekrana geliyor. NTV izleyicisinin telefonla katı- labileceği yarışmada sorulacak 5 soruyu da doğru yanıtlayan ya- rışmacılar sürpriz hediyeler ka- zanıyorlar. İlk dört soru dört adet şıktan oluşuyor. Bu sorulara doğru yanıt veren yarışmacımız sorduğumuz beşinci soruyu da bilirse hediyesini alıyor. Yarış- maya katılmak isteyenler ntvmsnbc.com’da bulunan baş- vuru formunu doldurmak sure- tiyle başvuruda bulunuyor- lar.Günde 1000-2000 arasında başvuru maili alıyoruz. Gelen mailler arasından arkadaşları- mız belirli bir sıra içinde yarış- macıları belirliyorlar. Sorular NTV içindeki profesyonel bir ekip tarafından NTV ve ntvmsnbc.com’da yayınlanan ha- berler arasından hazırlanıyor. Soruların hazırlanması sırasında ben hiçbir şekilde bulunmuyo- rum. Ancak zaman zaman soru- ları benim de çalışmam gereki- yor. Gün içinde meydana gelen bütün haber ve gelişmeleri bil- menizin dışında saat 21.00 itiba- riyle soruların arka planını çalı- şıyorum. Ödüllerimiz ise çok gü- zel. Hediye olarak bir oyun kon- sülü Play Station 3, 10 megapik- sellik bir fotoğraf makinesi, di- Sedat Küçükay’dan ‘Haberin var mı?’ Dişhekimi, emekli bir akademisyen, tıbbi direktör, televizyonda program sunuculuğu, radyo programcılığı ve tiyatro oyunculuğu. Hayatımız boyunca kaçımıza nasip olabilecek bu unvanlar Prof. Dr. Sedat Küçükay’da toplanıyor. Son olarak NTV ekranlarında hafta içi her akşam yayınlanan ‘Haberin Var mı?’ isimli günlük haber yarışma programını sunan Küçükay ile bütün bu uğraşları üzerine zevkle okuyacağınıza inandığımız bir söyleşi gerçekleştirdik. Kim bilir Sedat Hoca’nın anlattıklarını okuyunca hayatınızda bazı değişiklikler yapma kararı alabilirsiniz. Sayfa 13DT Dental Tribune Türkiye Özgür Çilek

Please activate JavaScript!
Please install Adobe Flash Player, click here for download